DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
SON DAKİKA

ÖĞRETMENİZ HEPİMİZ…

Son Güncelleme :

17 Ekim 2020 - 13:48

ÖĞRETMENİZ HEPİMİZ…

Anne ve babalara…

“Okul parasını bulamayınca hırsızlık yaptı.”

Bu dün gece izlediğim bir haber bülteninden bir cümle. Haberin içeriğine geçemedim bile. Dondum kaldım adeta…

Bu iki eylemden oluşan cümleyi ilk duyduğumuzda, daha çok birinci eylemle ilgileniriz…

‘Para bulamamak.’

Oysa haber değeri taşıyan ikinci cümle olmalı ki;  sürekli tekrar ile MOBESE kayıtları ekranlarımızı süslüyor…Mesaj net.’ Para bulamazsan hırsızlık yap.’ Belki izleyici ‘salak’tır diye düşünmüş olmalılar ki, bir de uygulamalı gösteriyorlar… Hem de kaç kez!

Neymiş o eylem?

‘Hırsızlık yapmak.’

Çok basit ve sıradan bir haber kesiti gibi duran ve binlerce örnekle hayatımızın olağan parçası olan bu haber sunma şekli, hayat boyu devam eden öğrenme eylemini nasıl etkiliyor acaba?

Hemen hemen her evde çocukların olduğu bu ülkede, bu nasıl haber sunma şekli? Habere az ajitasyon katıp izlenme oranımı artırayım derken, yapılan tahribatı az sonra yine aynı kanalda yapılacak ‘ eğitim(!) proğramı ‘ nasıl onaracak?

Belki bu cümle sosyo ekonomik kriterler de düşünülünce az da olsa anlaşılabilir gibi görünebilir. Oturur bunu saatlerce tartışabiliriz. Ancak bu cümleyi duyan 7 yaşındaki bir çocuğun beyninde oluşan ilk anlam olan ‘ demek ki para bulamayınca, hırsızlık yapılabilir ‘ cümlesini, maalesef ne sosyolojinin kriterleri, ne Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi, ne de o çok yüksek(!) habercilik anlayışınızla açıklayamaz ve tartışamayız.

Eğitim bir davranış değişikliği eylemidir… İstendik davranışların belli programlarla kazandırıldığı okul hayatı ve verdiği bilgiler, toplumda gelişigüzel öğrendiğimiz bilgiler ve davranışlar ile, hem nitelik, hem de nicelik olarak paralellik taşıması gerekir… Hayatın temelini okul oluştururken, okulun da temelini hayat oluşturur… Peki, okulda öğrendiğimiz istendik davranışlar, toplum hayatında desteklenmezse, eğitim nasıl hayat boyu devam edecek?

Basit bir örnekle kırmızı ışıkta durulur ilkesini öğrenen Ali, toplum hayatında kırmızı ışıkta durmayan Mehmet Amca’nın, istemeden verdiği dersi ideal bir hayatın neresine oturtacak? Okullarda öğretilen adalet, hak, hukuk, eşitlik, sevgi ve saygı gibi toplum hayatının temel taşları olan etmenlerin, pratikteki yanlış uygulamalarını gören Ali,  bu okul ve hayat karmaşasından nasıl kurtulacak? Doğruları söyleyen okul ile yanlışlarla dolu olan hayat, Ali’ye nasıl bir kişilik kazandıracak?

Veliler…

Siyasetçiler…

Gazeteler…

Televizyonlar…

Sokak…

Hepimiz birer öğretmeniz. Bu konuda öğretmenleri suçlamaktan ve tüm çareyi okullarda aramaktan vazgeçelim lütfen…

Sokağı düzelmeyen bir okulun içi, ne kadar düzgün olursa olsun yetersiz kalır. Burada toplum hayatında birer rol model olan yetişkinlerin sergileyecekleri olumlu söylem ve davranışların payı azımsanmayacak derecede önemlidir.

Okulun öğrettiği bir olumlu davranış, hayatın öğrettiği (!) 10 tane olumsuz davranışla söndürülür, hatta yok edilirse; kimse okullar şöyle, öğretmenler söyle demesin lütfen… Akşam eve biraz geç geldiğinde bile, hanımına toplantı uzun sürdü diye yalan söyleyen bir babanın, çocuk üzerinde yaptığı tahribatı Oxford’da verilen eğitim bile düzeltemez…

Bu konuda en çok iş ilk başta siyasilere, her haberi doğru yanlış demeden sunan medyaya, sokak yaşamına, evdekilere ve okul dışında öğretmen olan herkese düşüyor…

Yoksa eğitimli ama katil, lise mezunu ama hırsız, dindar(!) ama hak yiyen, şoför ama kurallara uymayan, ebeveyn ama çok sert, komşu ama istismarcı, haberci ama yalancı… vb örnekleri daha çok duyar ve yaşarız…

Hep lisede öğrencilerime verdiğim bir örnekle yazıma devam edeyim…30 kişilik bir sınıftan 29 doktor yetiştirir ama birini göz ardı eder, yabancı madde kullanan bir çocuk olmasını önleyemez iseniz,  o çocuk hayatın bir yerinde karşınıza çıkar ve hayatı kendine zehir ettiği gibi size de zehir eder. O zaman amaç doktor değil, mutlu ve kendine yeten bireyler yetiştirmek olmalıdır. Tüm aileler bu duyarlılıkla hareket edersek, belki daha az doktorumuz olacak ama daha çok mutlu bir toplum inşa ederiz.

Herkes bu hayatta bir öğretmendir ve öğrenme hayat boyu devam eder… Sokaktaki esnaf, memur, şoför kısaca hayatın içinde olan herkes birer öğretmendir… O halde hepimiz yukarıda söylediğimiz amaç için okullardan önce hayatı doğru yaşamalı ve bu hayatı izleyerek büyüyen çocuklarımıza kötü öğretmenler olmamalıyız…

Bunun için büyük köklü değişimlere ihtiyaç var dediğinizi duyar gibiyim. Buna hak vermekle birlikte, en azından evin içinde, yakın çevremizde bunu yapmak ve dikkat etmek için ne bir kanuna ne de köklü bir değişime gerek var…

Sorgulayan, mutlu, kendine yeten ve aydınlık geleceğe yol alan bir toplum özlemiyle;

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.