Reklam

NE OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ?

Evet, ne olacak sahi bu memleketin hali? Bu soruyu her ortamda, her platformda duymak mümkün. Her sohbette geçer bu soru ve herkes bir şeyler söyler. Fakat sonunda konuşulanlar hep konuşmakta kalır. Bugün baktığımızda, etrafımızda yaşamından memnun olan kimse var mı? En düşük gelirden tutun en yüksek gelir gurubuna kadar kimse yaşamından memnun değil!  Herkes yaşamından […]

NE OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ?
NE OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ?
Emrullah Özbey

Evet, ne olacak sahi bu memleketin hali? Bu soruyu her ortamda, her platformda duymak mümkün. Her sohbette geçer bu soru ve herkes bir şeyler söyler. Fakat sonunda konuşulanlar hep konuşmakta kalır.

Bugün baktığımızda, etrafımızda yaşamından memnun olan kimse var mı? En düşük gelirden tutun en yüksek gelir gurubuna kadar kimse yaşamından memnun değil!  Herkes yaşamından dertli.

İnsanlar neden dertli veya insanlar neden mutlu değil? Bu soruların mutlaka bir cevabı olmalı. İşi olmayanlar işsizlikten dertli, işletmeler iş yapamamaktan dertli. İnsanları dinlerken herkes haklı ama işin enteresan tarafı bu ili yönetenler de mutlu değil.

Seçim dönemlerinde vatandaşları gezerek yönetim hakkı isteyen siyasetçiler, bir sürü vaatlerde bulunuyor. Dertlere derman olacaklarını, bu kentin makûs talihini değiştireceklerini iddia ederler. Halktan yetki alarak yönetime başlayan siyasetçiler, dert yanmaya başlıyor. Seçim vaatlerinde sorunları çözmek vaadiyle koltukta oturanlar, seçim sonrası yetkiyi aldıktan sonra dert yanma yerine sorunları çözmekle mükelleftir. Yönetim dert yanma yeri değil çözüm bulma merciidir.

Yani yöneticiler, “ne olacak bu memleketin hali?”  diye sormak yerine bu soruya çözüm bulmaları ve bunu halka izah ederek icraat yapmaları gerekir. Özellikle bugün baktığımızda yerel yönetimler bu konuda sınıfta kalmış bir vaziyette.

Yerel yönetimlerimiz, sorunları çözmek yerine sorun yumağı haline gelmiş durumdalar. Utanmasalar halka gelin bu sorunları çözün diyecekler.

Sorunlara gelince; ulaşımdan temizliğe, imardan altyapıya kadar her şey sorun. Vatandaşlar halen sorunların çözülmesini bekliyor. Mesela, Muş’ta ulaşım karmaşası nasıl son bulacak? Cadde ve sokaklar ne zaman temiz olacak? Altyapı çalışmaları ne zaman son bulacak? Su sorunu ne zaman çözüme kavuşacak? Çarpık yapılaşmaya ne zaman dur denilecek? Yandaş müteahhitlere değil, gerçek iş yapanlara ne zaman iş verilecek? Liyakat ve ehliyet temel alınarak personel görevlendirmesi ne zaman yapılacak? Aile yönetimi değil vatandaş odaklı hizmetler ne zaman yapılacak? Her yapılan işten rant elde etme düşüncesinden ne zaman vazgeçilecek?  Sürekli aynı kişilere faturalar kestirip kişileri haksız beslemekten ne zaman vazgeçilecek?

Tüm bu soruların cevapları merak ediliyor. Umulur ki gün gelir merak ettiklerimiz, sorguladıklarımız, beklentilerimiz farklı olur. Sadece yatırımları, güzellikleri, olumlu gelişmelerin neticelerini merak edip bekleriz. Hiçbir şey imkânsız değil, köy görünüyor kılavuza da hacet yok. Biz ilerleyelim, haktan, hakikatten, dürüstlükten, adaletten yana ilerleyelim. Su akar yatağını bulur, doğru yapılan işin önünde dağ da duramaz. Niyet halisane olur ve sadece memleketin menfaatine odaklanılırsa er geç her şey yoluna girer ama daha fazla geç kalmadan.

Yeniden, tekrar tekrar “ne olacak bu memleketin hali?” dedirtmeden…