HABER49- Muş’ta 2024-2025 adli yılının açılışı için tören düzenlendi. Muş Barosu’nda düzenlenen tören, açılış konuşmasıyla başladı. Programın açılışında konuşan Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik, Adalet Sarayı’nın bir an önce inşa edilmesi çağrısında bulundu.
Muş Barosu Başkanı Karaçelik, “Demokratik bir ulus ve yönetimin sağlıklı işleyişi, sağlam ve güçlü hukuki sistemlere bağlıdır. Toplumları düşünsel ve duygusal açıdan güçlü kılan, ayakta tutan en önemli unsurlardan biri şüphesiz ki adalet olgusudur. Adalet faaliyetini gerçekleştiren yargının bağımsız ve tarafsız olması sadece demokratik hukuk devletinin değil aynı zamanda adalete olan inancın da teminatıdır. Geride bıraktığımız yılın, adalet sisteminin sorunlu alanlarında bir şey eksiltmediğini üzülerek ifade edebiliriz.
Bağlayıcı olan uluslararası mahkeme kararları ile Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamaya direnmekten tutun ifade hürriyeti hakkının ihlallerine kadar, örgütlenme özgürlüğünün ihlallerinden tutun sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ihlallerine kadar cezasızlık kültüründen tutun eşitsiz uygulamalara kadar somut yüzlerce örnek gösterilebilir.
Temel hak ve hürriyetlerin iç hukukta etkin bir şekilde korunması amacıyla Anayasa Mahkemesine getirilen bireysel başvuru sisteminin kaldırılması veya etkisizleştirilmesi konusundaki tutumlar karşısında olduğumuzu ve yurttaşın hukuki korunma alanlarının zayıflatılması amacını taşıdığını bir kez daha vurgulamak isteriz. Türkiye’de her hafta işlenen kadın cinayetleri ile aile içi şiddet vakaları artarak devam ediyor. Yapısal bir soruna dönüşmüş olan kadına yönelik şiddet meselesinde etkin çözümlerin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Cüretini politik aktörlerin söylemlerinden ve cezasızlık kültüründen alan nefret saldırıları örnekleri yine eksilmedi hayatımızdan. Cezaevleri, hasta mahpuslar için yaşam hakkı konusunda sorun olmaya devam ediyor. “Cezaevinde yaşayamaz” içerikli hastane ve üniversite raporları, Adli Tıp Kurumuna ve yargısal makamların değerlendirilmesine takılmaya devam ediyor.
Cezaevleri sağlıklı mahpuslar açısından ise bir umutsuzluk mekânına dönüştü. Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmeliğin idareye geniş takdir hakkı tanıyan hükümleri, İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi değerlendirilmelerine konu olduğu için hukuk sınırlarını zorlayan değerlendirmeler, hükümlülerin özgürlük ve güvenlik hakkının ihlalini gündeme getiriyor. Barışçıl etkinliklerin önünü tıkayan keyfi idari yasaklar ve sanatsal etkinliklerin iptali, gazetecilerin tutuklanmaları, insanların pasif itaatsizlik eylemlerine ilişkin tahammülsüzlük; basın hürriyetini, ifade hürriyetini ve protesto hakkını ağır biçimde ihlal etmeye devam ediyor. 31 Mart 2024 tarihli Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nden sonra seçme ve seçilme gibi temel hakları ihlal eden kayyum uygulamaları, demokrasi ve hukuk değerlerini aşındırmaya devam ediyor.
Hatay Milletvekili Ş. Can ATALAY’ın hukuki durumu ve yapılması gerekenler noktasında AYM’ nin aldığı kararlara TBMM ile yargısal makamların uymaması; seçme/seçilme hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı ile yasama bağışıklığını düzenleyen Anayasa hükümlerini ihlal etmeye devam etmektedir.
Yargının kurucu unsuru olan savunmanın kısıtlamalara maruz kalması adalet faaliyetine zarar vermektedir. Avukatların mesleki faaliyetlerinin kriminalize edilmeye çalışılması, yasal teminatlarının kullandırılmaması, aldıkları davayla özdeşleştirmeye yönelik bakış açısı, mesleki faaliyetlerinde saldırıya uğramaları, bu saldırılar karşısında uygulanan cezasızlık politikaları sadece avukatlara değil aynı zamanda adalet faaliyetine yönelmiş birer tehdittir.
Barolar olarak; hepimizin ortak arzusu olan daha nitelikli avukatlık pratiği için sınırsız avukat arzına ilişkin önlemlerin alınmasını beklerken hukuk fakülteleri için uygulanan sınav yüzdelik diliminin daraltılmaması, fakülte kontenjanlarının düşürülmemesi, yeni iş sahalarının açılması konusundaki taleplerimizin karşılanmaması mesleğimizin geleceğinin umursanmadığını düşündürmektedir. Bu yaklaşım ile kronikleşen sorunlar birlikte değerlendirildiğinde kaygımız ve düşüncemiz konusunda haksız olmadığımız anlaşılacaktır.
Avukatların gelir kaynaklarının sürekli sınırlanmaya çalışılması, hukukçu olmayan meslek gruplarıyla avukata ait iş alanlarının paylaşılmaya çalışılması, ağır vergi-prim ödemeleri ve angarya sayılacak CMK ödemeleri, mesleğimize ilişkin büyük bir umutsuzluk oluşturmaktadır.
Avukatlık asgari ücreti tarifesi ile CMK asgari ücret tarifesinde rasyonel İyileştirmelerin yapılması ve eşitlenmesi, bir zaruretten ziyade bir zorunluluğa dönüşmüştür. Avukatların, adalet faaliyetinin bir bileşeni oldukları unutulmamalıdır. Avukatlar, hak arama özgürlüğünün temsilcileridirler. Savunmaya tarihsel birikim ve bilgi ışığında bakılmalıdır. Gördüğünüz üzere bu yıl ki adli yıl açılışına ilişkin basın açıklamamızı baromuz hizmet binası önünde gerçekleştiriyoruz. Çünkü Muş ilinde, önünde basın açıklaması yapacağımız bir adliye binamız yok artık.
6 Şubat 2023 depremi sürecinde Muş Valiliği yerleşkesinde bulunan Muş Adliye binasının depreme dayanaksız olduğunun tespitinden 17 ay sonra yeni adliye binası inşa edilinceye kadar adliyenin Hukuk Bölümü ayrı bir binaya Ceza Bölümü ise ayrı bir binaya taşınmıştır. Muş Barosu olarak adliyenin geçici olarak taşınacağı ve kalıcı olarak yapılacağı yer konusunda Muş Cumhuriyet Başsavcılığı, Muş Adalet Komisyonu Başkanlığı, İl Valisi, Adalet Bakanı ve ilimiz iktidar partisi milletvekiliyle görüşmeler gerçekleştirilmiş, vatandaşın adalete erişiminin sağlanması ve yargı çalışanlarının çalışma koşulları anlatılmış, uygun yer konusunda nelerin yapılabileceği hususlarında Muş Barosu’nun konu hakkındaki görüş ve önerileri sunulmuştur. Taşınılan yerler, ulaşım güzergâhları ve fiziksel yeterlilik konularında uygun olmayan yerlerdir. Yeni adliye binasının yapılacağı yerin projesi bile yıllar sonra yapılmış ancak şu ana kadar yatırım programına alınmamıştır. Sürecin bu hız ve ciddiyetle ilerlemesi karşısında devam eden mağduriyetimizin daha da büyüyeceği kaçınılmazdır. Yıllarca adliye binası ihtiyacı konusunda gördüğümüz ihmalin sona erdirilerek projesi yapılmış Muş Adalet Sarayı’nın bir an önce inşa edilmesi çağrısında bulunuyoruz. Bu itibarla; temel hak ve hürriyetlerin eksiksizce korunduğu, ifade hürriyetine hukuki korumanın eksiksizce sağlandığı, evrensel hukuk ilkelerine bağlı demokratik hukuk devleti özlemiyle yeni adli yılın tüm topluma demokrasi, adalet ve özgürlük getirmesini diliyoruz.” diye konuştu.