15 Temmuz, şanlı tarihimize sürülen kara bir lekedir.. 15 Temmuz, Anadolu çocuklarını Allah’la kandırma hususunda haddin aşıldığı gündür!
Halkın ‘’hainlere ,geçit vermeyiz’’ diyerek canını siper ettiği, karşılığında 250 şehit, 2193 gazi verdiği ‘kutlu direnişin’ adıdır… 2 yıl geçti üzerinden, unutmamak, unutturmamak adına etkinlikler programlar düzenlendi ülke genelinde..
Her gün şehit veriyoruz, şehit haberi alıyoruz. 15 Temmuzu bizlere yaşattıranların hesapları devam ediyor! O halde 15 Temmuz ruhunun da her gün devam etmesi, birlik ve beraberliğimizin sürekli olması, hafızalardan hiç çıkmaması gerekir.
Bizler için en manalı 15 Temmuz anması, darbecilerin hepsinin hak ettikleri cezayı alması, haksız yere iftiralarla mağdur edilenlerin iade-i itibarların geri verilmesi, yurt dışına kaçan henüz yakalanamayan şehitlerimizin katillerinin yakalanarak yargı önüne çıkarılması hesap vermesidir…
15 Temmuz Konser veya kutlama değildir! 15 Temmuz kahramanlıktır, direniştir, kıyamdır, şehadettir. Aynı zamanda Kurunun yanında yaşın da yandığı, ‘At izinin it izine karıştığı’ masum vatanseverlerin iftiralarla hain damgası yediği, işinden, onurundan, itibarından edildiği, ahlarının alındığı, günahlarına girildiği, kırılan kalplerin tamir edilmesinin beklendiği zamandır.
‘’Kervanın kalabalığı ve çokluğu yol kesicilerin belini ve mızrağını kıracaktır’’ elbette. Ancak Muhyiddin İbn Arabi nin sözünü de kulağımıza küpe etmek lazım: ‘Bizde büyük ya da güçlü olan kazanmaz oğul, Allah kimin yanındaysa O kazanır.’ O halde Efendimizin (sav) ‘Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır’ sözünü unutmadan Allah’ın ipine de sımsıkı sarılmamız gerekir…
Devlet sevgisi sadece bayrak sallamakla, bayrak asmakla olmaz arkadaşlar! Sevgi ispat ister! Devlet sevgisi, devleti zarara uğratmama, devletin çıkarını her anlamda korumayla gösterilir.
Sadece bayrak sallamak yetmiyor! Samimi olmakta gerekiyor! Bayrağı 15 Temmuz’da ‘bu bir tiyatrodur’ diyenler de, insanlar canını düşünmeden ortaya attığında evinden çıkmayan, sonuca göre hareket etmenin hesaplarını yapanlarda bugün meydanlarda en ön safta sallıyor! 15 Temmuz’da Devlete sahip çıkanlar ‘KURTARMA’ ekibindeydi! Önce tiyatro diyerek evinden takip edenler de şimdi ‘KUTLAMA’ ekibin de!
Bayrağı Muhsin Yazıcıoğlu şöyle tarif etmişti ‘’Bu bayrak öyle bir bayraktır ki; İçinde “Vatan” vardır, dökülen “Kan” vardır, İki cihan vardır, “Din” vardır, “İman” vardır!’’
15 Temmuzda gösterilen ‘diriliş’ ruhu hainlerin ve onların destekçilerinin heveslerini kursaklarında bıraktı. Geçmişte olduğu gibi bu planları da tutmadı. Kendi selasına koşan bir millete düşman ne yapabilir? Şimdi başka planlar başka taşeronlar bulmuş, hatta B,C,D planlarını devreye sokmuşlardır.
İmanlı ve Ahlaklı’ bir nesil bir milletin asıl gücü olduğunu unutmadan manaya idrak tarihini ve kimliğini bilen bir nesil için işe çocuklarımızdan başlamalı ve çocuklarımızın dünyasında ki sahte eğlencelerden onları kurtarmalıyız.
Sokakla, mahalle ile barışık camiin içinde avlusunda cıvıltıların geldiği çocukların koşuşturduğu cafe köşelerinde zamanını harcayan değil kütüphane masalarında kitap kokusunun yaşayan bugünün farkında yarının inşası için hayaller kuran bir gençlik için kolları sıvamalıyız.. Rehavete kapılıp ‘nasılsa atlattık’ artık gerek yok der, boş verirsek asıl o zaman intihar etmiş oluruz…!
”Gençliğine Sahip Çıkmayan, Geleceğine Hakim olamaz…” Bizlerin de onların planlarını geri çevirecek Muhsinler, Halis Demir’ler, Olçaklar yetiştirmemiz için daha çok gayret etmemiz gerekir…
Ders çıkarmak tedbir almak lazım!. Düşman boş durmayacak!
15 Temmuz vesilesiyle tüm şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi minnet, rahmet ve saygıyla anıyoruz… Onların üzerimizde olan haklarını ancak onlar gibi şehadet şerbetini içmenin heyecanını duyacak gençler yetiştirerek ödeyebiliriz…
Küçüklüğümden beri yaramazlık yapma konusunda üstüme yoktur. En şeytan fikirler aklıma geldiğinde kendimi tutamaz olayların içinde bulurdum. Ev arkadaşımın amcası bize misafir olarak geldiğinde yapmadığım çılgınlık kalmadı. Telefonunun ekranını kırdıktan sonra iyice sinirlenince kendini adana escort tutamayıp beni odaya atıp üzerime çıktı. Ben de suçumu kabul edip kendimi ona bıraktım. Hiç bir yere gitmeme izin vermiyor ısrarcı hareketlerle üzerimde daireler çiziyordu.
Üzerimi yırtıp iri göğüslerimi avuçlamaya başlayınca kendimden geçip arkamı döndüm. Omuzlarımdan tutarak ani bir hamleyle kendinde çekti. Sert hareketleri beni benden almaya başladı. Adana escort hizmeti konusunda başarılı olduğumu bilmediği için benden beklemediği bir performansla karşı karşıya kaldı. Ok yaydan çıkmıştı. Nefesini ensemde hissediyordum. Her ne kadar escort bayan adana bağırmamaya çalışsam da kendimi kontrol edemiyordum. Umrumda değildi. Siyah saçlarımı eline dolayıp ritmimi kontrol etmeye başladı. Göğüslerim çılgınca sallanıyordu. O durunca ben gelip gitmeye başladım. Çıkardığı sesler kulağımda odada çınlıyordu. Kendimi teslim etmiştim. Yaş farkımız bir anda yok oldu.
Adana escort hünerlerim bunlarla sınırlı değildi. Konuşmalarla onu iyice baştan çıkardım. Kalp atışları bedenini sarsıyordu. Tüm vücut ritmi bana geçiyor, bu durum beni çıldırtıyordu. Yatağı yerinden kaydıracak kadar hızlanmıştık. Yükselen seslerimiz birbirine karışıyordu. Bu cezayı haketmiştim. Karşı koymanın anlamı yoktu. Bir elimle duvardan destek alıyor diğer elimle denge kurmaya çalışıyordum. Kalçalarımı sıkarak ikiye ayırıyordu. Yaklaştığını hissedince kontrolu ona bıraktım. Sonunda sırtıma patladı. Bunu benim istediğimi söyleyince inkar etmedim. Kalçamın kırmızı seyhan escort renge dönüştüğünü görmeden hissedebiliyordum. Telefonunu kırmıştım ama ödeşmiştik. Eğer yaptırırsam beni affedip ödüllendireceğini söyleyince yeni planlar kurmaya başladım. İlk fırsatta ödülümü alacaktım.