Bir tema düşünün ki;
Yüz yıllardır şairler tarafından mürekkep akıtılsın;
Beyaz Perdeye aktarılsın;
Müziğe söz; söze de anlam katsın…
Ressama ilham olsun; tuvale ise rengini akıtsın…
Akla ilk gelen;
Cemal Safi’nin de dediği gibi «Tek Hece Olan» ve yüreğin kuytuluklarında saklı tutulan…
«AŞK»
Aşkı ve aşk acısını ortak bir paranteze aldığımız takdirde bunların birbirinin mütemmim cüzü olduğunu cebirsel bir işleme gerek olmaksızın görmemiz çok da zor olmayacaktır.
Aşk herkes tarafından bilinen kıymetli cevher…
Aşk her insanın ilk göz ağrısı…
Her yazarın aklına gelen ilk harf…
Peki ya ikincisi;
Aşktan sonra yaşanan ve tesirini dehşet verici bir ürperti ile hissettiren olgu;
Maneviyata en çok konu olan bir diğer his,
Belki de bir eylemsizlik hali,
«YALNIZLIK»
Hayatın bu iki tema üzerindeki ahenkli gidiş gelişi med cezirden farksızdır…
Gece ve gündüz misali…
Yalnızlık kimisine göre bir varoluş;
Kimisine göre bir yok oluş evresinin başlangıç noktasıdır…
Bir lanet diyen de var…
Lütuf diyen de…
Tercihen bir huy olduğunu söyleyen de var.
Dipsiz bir kuyu olarak gören de…
Şairler bilim insanı değillerdir ve fakat kelimelere öylesine sihirli dokunuşlarda bulunurlar ki bir dizedeki hakikat düzinelerce hayat değiştirebilir…
Dolayısıyla şiirsel öğretiden bir kaç görüş bazı şeyleri biraz daha anlaşılabilir kılacaktır…
Der ki Özdemir Asaf;
Yalnızlık paylaşılmaz paylaşılırsa yalnızlık olmaz…
Atilla İlhan «Direkler çatırdar yalnızlıktan» dizesiyle beyan eder yalnızlık hakkındaki fikirlerini…
«Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık» demekten geri durmayan bir başka üstad beliriverir sisli bir tavan arasından…
Yalnızlığı «bir ovanın düz oluşuna» benzetmek ancak Cemal Süreyya gibi bir duygu adamına özgü iştir…
Edipler, Aşık Veyseller, Mahzuni Şerifler… Ve daha niceleri;
Bu his yüreğe dahi sığmazken kağıda dökmeyi başardılar…
Yalnızlığı bir başına kalmayı başaramama biçiminde tanımlamak da yanlış olmaz…
Yani «sırılsıklam yalnızlık» , sıfatsız bir tamlama olarak çıkabilir karşımıza insan sağnağında…
Tıpkı «Benim yalnızlığım insanlarla dolu» diyen Kafka’nın yaşadıkları gibi…
Yalnızlık bir büyük muamma…
Ama şu bir gerçek ki; Herkes alabildiğine farklı tanımlasa da aynı okyanusta boğulur yalnızlık gemisinde bulunanlar…