Bugünlerde ne yazacağımı şaşırdım. Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık misali… Yazsam ne olur, yazmasam ne olur? Yazıyoruz da, kimin umurunda ki yazdıklarımız?
Zaten basını kim takıyor?… En ufak bir eleştiri yapsanız, birilerinin açıklarını yazsanız o zaman veryansın ederler. Bizim görevimiz yazmak… yetkililerin görevi ise yazılanları araştırmak ve incelemek!.. 16 yıldır bu memlekette yazıyorum… Beğenirsiniz, yada beğenmezsiniz. Bu memlekette yazılanlar bazılarının hiç umurunda değil. Yazılanlar hep yazıda kalıyor…
Bu memlekette zülfiyare dokunmayacaksın. Kimseyi eleştirmeyeceksin. Eleştirdiğin zaman başına neler gelir neler… Eleştirdiğin zaman senden kötüsü yok.
Bana değmeyen yılan bin yaşasın misali bu şehrin dinamikleri hiçbir konuya eğilmiyorlar.
Önümüzde bir milletvekili seçimi var. Bir de cumhurbaşkanlığı seçimi var. Muş için milletvekilliği seçimi çok önemli… Vekillik yapacak adamın çok güçlü olması gerekir… vekil olacak kişi memleket için hizmet için kendisini feda etmeli…
İlimizde özellikle iktidar partisi milletvekili aday adaylarına baktığımız zaman aday olup milletvekili olmak isteyenler var elbette… Fakat bazı aday adayları sadece kariyer, bazıları isim, bazıları bazılarına destek, bazı aday adayları ise kişisel menfaat ve çıkarları doğrusunda aday dayı olmuşlar… “Görünen köy kılavuz istemez” misali…
Aday adaylarının çoğunda bir proje yok… Ne için aday olduğunu, aday adayın ne olduğunu bilmeyenler bile var…
Şimdi bunu bizim demokratik mücadele içindeki milletvekili adaylarının kalıbına dökelim;
Bir kısmı okumuş bilgindir. Demokratik mücadelenin ne olduğunu, memlekete nasıl hizmet edeceğini bilir; ama bilgisiyle iş yapamaz. Zira kendini satacak, bağırıp, çağırıp nutuklar çekecek yaratılışta değildir. Kendisini keşfedip iş başına çağrılmalarını bekler. Bir kısmı; bir şeyler yapmak ister ama bilgisi yoktur. Hüsnüniyet ise devlet idaresinde yeterli değildir. Aynı zamanda bilgili olmak icab eder. Bu yüzden faydalı olamaz.
Demokratik mücadelenin neyin nesi olduğunu, memlekete nasıl hizmet edeceğini bilir; fakat yapmaz, neme lâzım zihniyeti içinde rahatına bakar işine gelene uyar onun için kendi rahatı ve menfaâti herşeyden üstündür. Para onu kolayca satın alabilir.
Memleket sevgisi, Allah korkusu, hak, hukuk bilmezler ayrıca halkın gerçeği öğrenmesine, engel olurlar; zira işlerine öyle gelir. Halkı zayıf noktalarıyla istismar ederler, gayeleri sadece iktidar ve kazanmaktır.
Parti yönetimlerinin, halkın ise seçilecek adayın liyakatı dışında, şehrini seven, vatansever, memleketi için fedakârlık gösterecek, bilgin, kudretli, cesaretli, insan haklarına saygılı, iman sahibi olmasına dikkat etmesi elzem gelir. Elbette bu özelliklere sahip olan adayın da yukarıda saydığımız adaylarla mücadelesi son derece zor olacaktır. Bu konuda parti yöneticileri titiz bir çalışma yapıp, aday adaylarını iyi araştırması gerekir…
24 Haziran seçiminin özelde ilimize, genelde tüm ülkeye huzur getirmesini temenni ederek yazımı bir hadisle noktalamak istedim: Hz. Peygamber bir hadisinde: “Ümmetimin en çekinmeleri lazım gelenler şer bilginler ve idarecilerdir buyurmuştur.”